17 Şubat 2015 Salı

Hepimiz Bir kişi Daha Eksildik

‘’Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.’’ -Charles Manson

Bu söz ile giriş yapmak öz eleştiri yapmak için ideal bir giriş olmuştur sanırım.

Gündemin nabzı utanç yarası bir vakayla can çekişirken yazı yazmak bir hayli zor oluyor. Hal bu ya; konuşacak konu çok, söylenecek söz yok.


‘’Kim bana; iki çene ve apış arası mevzuunda söz verir kefil olursa, ben de ona cennet için kefil olurum.’’ – Hz. Muhammed (sav) [Buhârî/ Rikak 23]

Kalan sağların maalesef bizimle olmadığı, her ağızdan bir yorum, her yorumda bir riya ve her riyada da bir çıkar kokan bilanço. Her ölümde, her acıda olduğu gibi Özgecan kardeşimizin yasını da elimize, yüzümüze başarıyla bulaştırdık. Ortada apış arasına sahip çıkamayan bir gaddar, iki dudak arasına sahip çıkamayan bir toplum ve yüzünde cennetten kesitler saçan masumane bir kız var.

‘’Cehalet ne güzel şey lan, her şeyi biliyorsun.’’ –Albert Einstein

Özgecan Aslan’ın ailesinin derin yarasına tuz basarcasına bu olayı tekrar özetlemeyeceğim –ailesinden gelen talep bu yönde. vahşetin konuşulmaması-. Üç erkeğin adam olamadığı bu vahşi hadise şuracıkta dursun ama Allah’ını seven şu cahil toplumu elimden alsın. Ne kadar güzel boş konuşuyorsunuz arkadaş! Argo konuşmayacağım diye kendimi tembihledim ama kadere dava açsa kazacak insanlar var! Yok efendim katil ülkücüymüş, yok efendim kızlar mini eteğini giyip çıkıyorsa bağırmayacakmış, adam işsiz ise hıncını kimden alacakmış gibi tuhaf sarmal tırıvırılar!

Vicdanlarının üstüne sifon çekilesi yaratıklar; adam –lafın gelişi adam dedim- ülkücü olsa kaç yazar, namazında niyazında olsa kaç yazar? Ölümde bile ırkçılık yapıyorsak yazıklar olsun bize! Her şeyi bilip haddini bilmemek derler ya, tamda bu işte. Herkeste bir avukatlık hevesi, vazifeye yorum yapma kabiliyeti doğmuş. Mini etek giymişse müstehaktır, ülkücüyse haksızdır ama alevi ise iyi yapmış mı diyelim? Neyin kafasını yaşıyorsunuz anlamadım ki. O kadar uyardım seni bonzai; bak dedim, bu kadar içme insanları dedim ama dinletemedim.

‘’Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.’’ –Moliere

Trajikomik durum sadece bu çakma avukatlarla bitse yine iyi fakat ülke geneli ayaklanmaların da verdiği ironi kokan durumlar var.

Dünya’nın dört bir yanından bayanlar ayaklandı, protestolar yapıldı ve yapılıyor. Bunda sorun yok, elbette olması gereken tepkiler fakat bu vahşet durumu öğrendiğim zaman beni bir telaş sardı. Tepkiler doğacak diye değil elbette. Tepkilerin boyutundan korktum. Ulus olarak çok şükür hakkımızı aramayı bilmiyoruz. Bir işe niyetlendik mi ya batırırız ya da abartıp maskara oluruz. 

Tepkilerden ilki kadınlardan geldi. 

''O tabut o kadar ağır ki erkekler taşıyamaz!'' 

Tamam ablalar, on numara beş yıldız; hadi siz taşıyın tabutu da Allah aşkına o saçlarınızı örtseydiniz keşke. Diriye mesaj vermek için ölüye saygısızlık yapmak oldu mu yani. Birinin elinde telefon, saçlar açık,çoğunda lakayıt bir tutum. Halbuki o tabutu erkekler taşısa, bir hayvanın yanlışını bütün hemcinslerim çekmeseydi daha iyi olmaz mıydı? Bu ablaları geçtim hadi, peki ya genç kızlar? Kaldıkları yurtta iki gün üst üste yemekler kötü çıktı diye oda oda dolaşıp toplandılar. O ayaklanma ile İstanbul’u zevk için tekrar fethederlerdi, öyle bir topluluk düşünün. Hemcinsleri Özge’ye yapılan bu vahşet karşısında da empati kurup ayaklandılar ama teknik bir arızadan dolayı empatiyi eksik kurdular herhalde. Defalarca ‘’Allah! Allllah! Allah!’’ naralarıyla ayaklandılar fakat her defasında ‘’Allah Allah’’ deyip başlarını kaşıdılar. Bu ayaklanmayı başarıyla yapanlar yok mu? Elbette var. Fakat başını kaşıyanların sayısı, protestolarını başarıyla sonuçlandıranlardan fazla olunca ortaya böyle üzücü bir sonuç çıktı. Hiçbir şey yapmamaktansa bir şeyler yapmaya çalışmak en güzelidir, doğru olanıdır ama yemek için verdiğiniz tepkinin, topuklu ayakkabınızın kırılan topuğu için çıkardığınız yaygaranın, akan boyalı saçlarınız için küplere bindiğiniz kuaför tepkileri gibi bu duruma da hassasiyetin dibini göstermek zorundaydınız, kusura bakmayın. Bütün suç sizde mi? Elbette hayır. Azınlık halinde kalan gruplara en büyük etmenlerden biri de gayet tabi biz erkekleriz. Toplanıyor kızlar, oturuyorlar meydana. Birkaç slogan ile başlıyorlar ki gerzek gülümsemeler ve ömrü hayatında kız görmemiş bakışlarla tam karşılarında durup izliyor erkekler. Bununla da yetinmeyip gruptaki kızların kıyafetini yargılayan; alaysı tutumlarla el kol yapanlarımız da yok mu? Ağızlarının ortasına kürekle vurasım geliyor! Ulan sığır, damızlık hayvan; başını eğip utanmak, tevazu gösterip desteklemek hatta mümkünse eşlik etmek varken gevrek gevrek gülmenin anlamı nedir? 

Tabi, tuzumuz kuru ne de olsa. Kadınları köle olarak görmekten başka bir halta yaramıyoruz. Yemeğimi yapsın, çocuğa baksın ama beni de ihmal etmesin. Ha, bununla beraber çamaşırlarımı da ihmal etmesin sakın! Ben ona küfrederim, döverim tabi erkeğim ya her haltı yaparım ama o bana sırtını dönmeyecek! Canım her istediğinde benimle olacak, tatmin edecek beni. Nerenin ağasısın ulan sen? Neymiş efendim tahrik ediyorlarmış, nefsimize zulmediyorlarmış. Şehvet nazarıyla bakarsan duvardan bile tahrik olursun öküz! Ama bunda pek şaşırılacak durum yok. Eğer bir parti lideri çıkıp ekranlara: ‘’Adam işsizse hıncını kimden alacak.’’ Der, bir Allah’ın kulu da ona ‘’İşi minibüs şoförlüğü değil miydi?’’ diye okkalı şekilde oturtmazsa; cemaat de bu hayvanlıklara devam eder. Sonra da ‘İdam geri gelsin!’ diye dövünüp, hükümete yükleniriz çaresizce. Kürtajı yasakladı diye ‘Diktatör’, karma eğitime karşı diye ‘Eteğime dokunma, pornoma dokunma!’ sloganları atan zihniyet şimdi namus bekçisi olmuş hükümete yükleniyor. Bırakın bu ayakları, yemezler! Bitti o dönemler, yersen tabi. 

Cennet hanımlarının en güzel kızı Özgecan'ımıza Allah'tan rahmet diliyorum.

Unutulmasın ki;

Biz ‘’Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.’’ Diyen atalarımızın değil; Veda hutbesinde ‘’Kadınlar size Allah’ın emanetirdir.’’ Diyen Muhammed Mustafa’nın (sav) izindeyiz, ümmetiyiz.

 Vesselâm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder