10 Kasım 2014 Pazartesi

Olmasaydın Da Olurduk!



‘’Olmasaydın olmazdık (1881-193∞)
Afilli bir cümle.  Belki de bu günün anlam ve önemini en iyi belirten sözlerden biri. Fiyakasından geçilmeyen oturaklı bir harf yığını. Sonsuzluk işareti ile haşir neşir olmuş bir mesaj yatıyor derinlerde:
‘Ölmedin, kalbimizde yaşıyorsun Ata’m’ diye.
Olmasaydın olur muyduk?
Yıllardır tartışılan ve cuk diye oturmuş bir soru. Yazıldı, çizildi, tartışıldı… Taraflar ikiye ayrıldı: Duygusalcılar ile realistler diye.
Duygusalcı Kemalistler ‘’olmasaydın olmazdık!’’ diye nutuk atıyorken, realistçiler aksini sarf edip durdular.
Nur içinde yat Atam! Ardında bıraktığın ırkçı ilkelerinden nasibimizi alıyoruz.
Olmasaydın olur muyduk?
Elbette olurduk!
Çakma devrimcilerin, Kemalist bıdıkların sözleriyle de tabularımızı değiştirecek değiliz!

‘’Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn.‘’  -En’âm sûresi 162
Kur’an der ki:
Siz varlığınızı Allah’a borçlusunuz. Varlığınızı, yaşamınızı, ölümünüzü; her şeyinizi Alemlerin rabbi olan Allah’a borçlusunuz! Ey iman edenler!
 De ki:
’Ben hayatımı, ölümümü, desteğimi, namazımı, ibadetimi her şeyimi alemlerin rabbi olan Allah’a adadım, borçluyum.’’
1.57 milyar nüfusla  Dünya’nın %23’lük kısmına şeref veren biz Müslümanlar dönüp o hak peygamberine bile ‘’varlığımızı sana borçluyuz!’’ deyip şirke girmiyorsak; Kemalist beyinciklerin bunu söylemesi zannederim ki şirktir, ayete aks bir durumdur.
Olmasaydın olur muyduk?
Olurduk! Unuttuğumuz bir nokta var o da şu ki: Bizler 1881’den önce de vardık! ‘O’ndan sonra da varız ve var olacağız…
’Paşa! Paşa! Arapoğlunun yavelerini Türkoğlularına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım. Budalalık edip aldanmasınlar!’’ (24 Ağuston 1924 Ankara heyeti ilim onuruna verilen yemekte. ) Kaynak: Paşaların Kavgası (158)
Arapoğlu’ diye nitelediği Hz. Muhammed(sav), ‘Yaveleri’ ile kastettiği ise uydurma sözler. Bu sadece not aldığım anekdotlar arasında en masum olanı.
‘’Elhamdülillah Müslüman’ız’’ diye mırıldanan Kemalistler! Başka anekdotlar yazıp bu sözde özel gününüze gölge düşürmek gibi bir niyetim yok. Bilinsin ki:
 ’Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn’’ (Ankebût 57)  ile ruhuna rahmet okumaktan öte 10 Kasım’ın önemi yoktur bende.
İster bağırın ister yerden yere vurun kendinizi. Kızmak ve saçmalamak serbest, saygı duymak mecburidir; vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder