Israrla söylüyorum!
Bir çocuk evde çılgınlar gibi oyun oynayabilir veya sokakta
koşturabilir. Bunda hiç kimsenin lafı yoktur, olamaz. Fakat yerde cam kırıkları yok ise, sokakta araçlar vızır vızır
geçmiyorsa oynayabilir, koşturabilir!
Kalkınmanın tillahını yaşayan güzel ülkem, cancağızım
Türkiye’mizde bir algı dayatılmış:
‘’Burası Türkiye,
burada hakkını savunmak yasaktır!’’
Bu algıyı dayatan yetmeler, kendince kıyamet kopardığını
zanneden çakma devrimciler; elbette ki bu yobaz zihniyete maşa tutan baronlar, cuntacılar, örgütler şeklinde
sürüp giden silsile ile darbe girişimlerine yabancı değil bu ülke. Hakkını
aramak en doğal hakkın ama usulünden
sapmazsan, amaç uğruna araç edilmezsen.
Bir takım kontrgerilla
faaliyetlerini yürüten örgütler tarafından desteklenen büyük darbe girişimini
hatırlayanlarımız vardır elbet. 27 Mayıs
2013’te ‘Ağaç sevdalıları’ Taksim Gezi Parkı’nda birleşti.
Bakmayın ‘Ağaç sevdalıları’ dediğime.
Orada toplananların hepsi betonarme çocukları aslında. Ağaçların kesildiği kaferlerde cıvıldaşıp, AVM’lerde marka tutkusuyla coşan, apartman dairelerinde
fotosentez yapan yaratıklar aslında.
Teşbihte kusur olmaz,
alınmasın hiç kimse. Evvela anlaşalım; kızmak var ama belli etmek yok.
Amerikan sivil toplum kuruluşları’nın (STK) dağıttığı finansal kaynaklar ile Dünya’nın siyasi gücü yüksek
devletlerinde oluşturulan STK’lar bu ülkelere darbe girişimleri yaparlar. Bu ayrı bahis, duruversin şuracıkta.
Türkiye’de ‘Duyarlılık,
empati’ gibi kavramlar telaffuz edilince akla gelen en iddialı gruptur
Beşiktaş’ın Çarşı grubu. Gururla,
iftiharla söylüyorum: Beşiktaş’lıyım ve Çarşı grubunun da hayranı, hastası idim. Benim
için namazı kılınmamış bir cenazeden öte değildir artık Çarşı grubu. Biz Çarşı grubunu sağduyu, pozitif yaklaşımın
öncüsü diye tanırken kaos ortamına
zemin hazırlayan, ülkenin huzurunu bozanlarla omuz omuza faaliyet içeren örgüt
çıkması ‘hayal kırıklığı’nın tamda mealidir işte.
Hafızalarımızla
cilveşelim mi?
‘’Sık bakalım, sık bakalım; biber gazı sık bakalım. Kaskını çıkar,
copunu bırak; delikanlı kim bakalım!’’
Tanıdık geldi mi bu naralar? Gezi Parkı’nda çanak tutanlar
iyi bilir bu sloganları. Çarşı grubunun
Taksim Meydanı’na girerken kullandığı slogan. Polise kabadayılık, külhanbeylik naraları. Alkolü al, kafayı bul, binlerce
küsur insanla meydana gel; elinde Molotof ve benzeri öldürücü materyallerle
polise külhanbeyliği yap sonra da ‘delikanlı kim bakalım!’ diye slogan at.
Delikanlı sizsiniz, korktuk sizden Paşalar(!). ‘’Biber gazı sık bakalım’’ diyorsun ama Gezi olaylarında biber gazından ölen
kaç kişi var? Sıfır. (Falan fişinin gözü çıktı, Berk’in Elvan
şöyle oldu diye kandırmayın kendinizi). Çarşı’nın yapmak istediği işte bu
noktada ele veriyor kendini. ‘’Sık bakalım!’’ diye tahrik ediyor
olmanın sebebi nedir? Ölen yok ama öldür diye –hatta öldürdü diye- naralar atıp kaos ortamı yaratmak. ‘Defol Tayip!’, ‘Hükümet İstifa, Tayip istifa!’ dırıltısını etmeseydin bir ihtimal
kandırabilirdin ama cık, olmadı işte. Madem sağduyulusun, madem duyarlı bir
grupsun sorarım sana:
35 senedir süren PKK
davası. Harcanılan 400 milyar dolar
ve öldürülen 40.000 küsur insan öyle
değil mi? Madem misyonunuz barışçıl, vizyonunuz kardeşlik; ölmesin hiç kimse
diye hedef belirlemişsiniz öyleyse bu PKK davasını sonlandıran Recep Tayip Erdoğan’a darbe girişiminin
izahı ne? Hemde barış sürecinin orta yerinde onu istifaya çağırmak neyi
ifade ediyor?
Siz düşünün, ben
taşınıyorum…
‘’Ben Türk medyasına konuşmayacağım ben sadece Batı medyasına
konuşurum.’’ Diyen tribün liderleriniz varken bana masal okumasın
kimse!
Tarih 27 Mayıs 1960.
Seçilmiş Cumhurbaşkanı Celal Bayar
ile seçilmiş başbakan Adnan Menderes’e
darbe yapıldı akabinde bir kitap yazıldı. Darbeyi yapanların yazdığı ‘Ak devrim’ kitabında şöyle yazıyor:
‘’Elbette bu hava içinde boğulan iç basından realitelerimize ayna
tutması beklenemez. Türk gazetelerinin kazınmış sahifeleri dilleri kopartılmış
ağızlara benzemekte. Aradığımızı bulmak için bakışlarımızı dış basına
çevirmekten başka çare yok.’’
Ayrıntıyı fark edenler parmak kaldırsın. Evet, aynı tarz
cümleler. 27 Mayıs 1960’ta yapılmış
darbe ile 27 Mayıs 2013’te yapılmaya
çalışılan darbe ve söylenilen benzer cümleler.
Hâlâ parçaları
birleştiremiyor muyuz?
Adnan Menderes idam edildikten yaklaşık iki ay kadar sonra -45 gün olduğu kabul edilen bilgi- bir
turnuva tertip edildi. Stadyuma çağırılan taraftarların ‘’Yaşa Cemal Paşa!’’ –Celal Bayar ve Adnan Menderes’e darbe
yaparak hükümeti ele geçiren Cemal Gürsel- sloganları ile Gezi olayından
sonra stadyumda söylenilen sloganlar hiç mi çağırışım yaratmıyor? Çarşı grubunun maşa oluşunu vicdanen kabul
edemiyor olsak bile bunlar aşikar gerçekler.
Çarşı’nın sorgusuz sualsiz –Amaçlarını alenen belli eden- bir şekilde katıldığı Gezi
olaylarının bahanelerini ve perde
arkasını da deşifre edelim mi?
Bilindik ve temel yalan olan ‘Ağaçları kesiyorlar!’ yalanı halayın başını çekiyor. Yalan! Hükümet orayı dizayn ettikten
sonra ağaçları olduğu gibi yerleştireceğini hatta daha fazla ağaç ekileceğini
dile getirdi. Proje kapsamında bu
sabitti. Ayrıca ‘Erdoğan ağaç
katili!’ diyenler İstanbul Topkapı’dan geçerken karşılaştıkları o muazzam
yeşillik ortamın sihirli değnekle oluşmadığını iyi bilmeleri gerek. Belediye başkanı olduğu dönemde yaptığı
çalışmanın gölgesindesin bre cahil!
Gezi Parkı’na yapılacak olan AVM’ye Bülent Arınç’ın oğlu Mücahit Arınç’ın ortak olduğu iddia edildi. Yalan! Külliyen yalan ki Bülent Arınç
bunu resmi twitter sayfasından izah etti.
Köpeğe biber gazı sıkan polis resimleri ile galeyana
getirildi. Ne zamandan beri Türk polisinin üniformasının arkasında ‘POLİCİA’ yazıyor? –Resim-
‘İstanbul emniyet
müdürü görevden alındı!’ yalanlarıyla sosyal medyadan galeyan bildirimleri
yapıldı. #NTV_Sondakika sahte kullanıcı
adıyla.
Polis gerçek mermi kullandı yalanlarının dışında İstanbul’da
yapılan 2012 Maraton koşusu
fotoğrafı ile Gezi’ye katılımın fazla olduğu gösterildi. Bu sebeple daha fazla insanın kaosa eşlik etmesi sağlandı. –Resim-
Ankara’daki eylemlerde kaldırım kenarında kümelenmiş
gruplara yaklaşarak onları organize eden, belli talimatlar veren Ceren Arzu O. İsimli kadın da deşifre
oldu. Ankara’da film yapım ve tanıtım işleri yapan bir ajansın sahibi Ceren
Arzu O. İsimli bir kadın beyaz askılı elbisesiyle
dikkat çekmişti. DHKP-C’nin sözcüsü
olan Ceren yosması Gezi bahanesinin en net kanıtlarındandır. Sırbistan merkezli CİA destekli OTPOR
örgütüyle de ilişkisi olduğu ortaya çıktı. (OTPOR Sırpçada ‘direniş’
anlamına gelmekte. OTPOR’un amacı istenilen ülkede şiddetsiz ve silahsız bir
sivil darbe girişimi oluşturmak.) –Video-
Daha sayalım mı?
Tencere tavacılar,
aleviler, Sünniler, ateistler, homoseksüeller, faşistler, sağcılar, solcular
v.s herkesin ne hikmetse bir arada durabildiği ortam. Maharet bunlarda değil
işte. Maharet bunları bir araya
toplayabilen örgütlerde.
Anlayamadığım noktalardan biride Yalova’da kesilen 182 çınar ağacına neden ses çıkmadı? Neden
tencere tavacılar sustu, sosyal ağda kıpırtı olmadı neden? Sosyalist grup Çarşı neden bir tepki vermedi? İşte zurnanın ilginç
sesler çıkardığı yerde burası! Neyse,
dedim ya ‘siz düşünün ben taşınıyorum.’
Vesselam…
Çarşı sana da karşı ulan hasan kardeşşş
YanıtlaSilOlur, görürsem söylerim 'Anonim'.
Sil