Esirgeyen ve bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan
Rabbin adıyla;
Ben ki nefsi aciz, gönlü biçâre; her şeyi değil, haddini
bilen acizane naciz bir kul. İlim gezgini sıfatıyla 22 yılı geride bırakan;
araştırdıkça öğrenen , öğrendikçe araştıran genç nefer,
Siz ki Şubat soğuğunda mevlevi şehrinde doğup Rabbin
nefesiyle vahyedilmiş sıcak bir tebessüm, Osmanlı torunlarına lutfedilmiş adına
‘Türkiye’ denilen bu zengin toprakların saygıya değer seçilmiş başbakanı .
Allah’a hamdolsun,
Kibir ve egonun zerresini taşımayan şahsınıza dilimin
döndüğünce bir iki kelam yazabilme fırsatı nasip oldu. Sürç-i lisan eyler isem
affola. Ulus olarak çalkantılı bir dönemden aydınlık bir döneme geçişin
refahını yaşıyoruz. Geçmişin tozlu raflarından kesitlerleri mırıldanan büyüklerimizi
dinlerken ne kadar şanslı bir nesil olduğumuzu tekrar anlıyor ve bu başarının
mimarı olan ‘Ak kabine’ye şahsınız önderliğinde bir kez daha teşekkürlerimi arz
ediyorum. Geçmiş iktidarların bulantılı zihinlerinin utanç yarasını taşıyan
Osmanlı torunları olarak özümüze kavuşmanın sevincindeyiz. Irkçılığın,
adaletsizliğin ve yok olmanın pençesinde çırpınan bu toprakların ahvali Allah’a
hamdolsun ki bugün eşitlik, adalet ve kardeşlik naralarının yankılarıyla
istikrarla devam etmektedir. İstikbali parlak bu coğrafyanın yükselişine engel
olmak isteyen cunta zihniyetlerin fiilleriyle savrulsa da batmayan bir gemi
misali ilerlemekteyiz. Unutulmamalıdır ki bizler Mekke paralel devletini
bitirmiş o alemlere rahmet peygamberin ümmetiyiz. Allah’ın gücü ve kudretiyle
mazlumların hakkını savunan, haksızlıkların karşısında dimdik duran, anaların
duasıyla yoluna devam eden hükümetimizle kısık sesimizi hak yolunda yükselttik.
Israrla söylüyorum: ‘Selçukiyiz 21. Yüzyılda yaşasakta, Osmanlıyız Cumhuriyet
çocuğu olsakta!’ sözüyle geçmişimizden aldığımız kudreti geleceğimize
yansıtıyoruz. Şahsınızdaki kararlılık ve inanç bizlere güç vermektedir.
Adaletin cehaletle aranmadığı bir davanın aynı inanç ve kararlılıkla taşıyıcısı
olduğumuzu kalben belirtmek isterim. Devrim niteliğinde oluşumlarla modern
çağda islamın yaşanılabileceğini, Ebû Cehil zihniyetli oluşumlara karşı Allah
yolunda mücadelenin ve laik bir Cumhuriyet abidesi olunabileceğinin emsalsiz mutluluğunu
yaşatmaktasınız. Halkın makamdan üstün, makamın halka hizmet amaçlı olduğunu
sizlerle öğrendip, teoride kalmış ‘Halka hizmet hakka hizmettir.’ Sözünü
pratikte fazlasıyla yaşamaktayız. Bugün bulunduğumuz noktanın hayaliyle
büyürken şimdi ise eski zamanların hayalde kaldığı dönemin merkezinde ikamet
etmekteyiz.
Tabuların tamamen değiştiği hükümet anlayışıyla dalgalanan
iktidar anlayışını benimseyen karakterinizi örnek alarak davanın savunucusu
olacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Halkıyla iç içe olan, sorunlarını
dinleyip çözüm bulan ideal bir başbakan temsali olduğunuz da aşikar bir gerçek.
Elbetteki bu davanın cesareti esaretinde taşıyan lideri seçilmiş Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ı unutmak mümkün değil. Teşbihte kusur olmaz, bilinsin ki;
Ak Şemsettin’siz Fatih, Şems-i Tebriz-i’siz Mevlana düşülmediği gibi Ahmet
Davutoğlu’suz da Recep Tayyip Erdoğan düşünülemez. Bundan sonraki dönemde neler
olur bilinmez ama bu dava silsilesinin amacından sapmadan layığıyla devam
etmesini cenab-ı Allah’tan temenni ederiz. Bizler için isimden ziyade davaya
sadakat aşkıyla çabalayan sizin gibi liderler önemlidir. Satılarıma veda
deminde belirtmek isterim ki; ağlamayan her ananın,kardeşin kardeşe düşman
olmadığı ve inanç ayrımı olmaksızın bir arada yaşadığı bu toplumun mimarları
için semaya açılan eller ayrı olsa da yükselen sesler aynıdır:
‘’Allah yâr ve yardımcınız olsun.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder