29 Aralık 2014 Pazartesi

Ahmet Davutoğlu'na Mektup

Esirgeyen ve bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla;

Ben ki nefsi aciz, gönlü biçâre; her şeyi değil, haddini bilen acizane naciz bir kul. İlim gezgini sıfatıyla 22 yılı geride bırakan; araştırdıkça öğrenen , öğrendikçe araştıran genç nefer,

Siz ki Şubat soğuğunda mevlevi şehrinde doğup Rabbin nefesiyle vahyedilmiş sıcak bir tebessüm, Osmanlı torunlarına lutfedilmiş adına ‘Türkiye’ denilen bu zengin toprakların saygıya değer seçilmiş başbakanı .

Allah’a hamdolsun,
Kibir ve egonun zerresini taşımayan şahsınıza dilimin döndüğünce bir iki kelam yazabilme fırsatı nasip oldu. Sürç-i lisan eyler isem affola. Ulus olarak çalkantılı bir dönemden aydınlık bir döneme geçişin refahını yaşıyoruz. Geçmişin tozlu raflarından kesitlerleri mırıldanan büyüklerimizi dinlerken ne kadar şanslı bir nesil olduğumuzu tekrar anlıyor ve bu başarının mimarı olan ‘Ak kabine’ye şahsınız önderliğinde bir kez daha teşekkürlerimi arz ediyorum. Geçmiş iktidarların bulantılı zihinlerinin utanç yarasını taşıyan Osmanlı torunları olarak özümüze kavuşmanın sevincindeyiz. Irkçılığın, adaletsizliğin ve yok olmanın pençesinde çırpınan bu toprakların ahvali Allah’a hamdolsun ki bugün eşitlik, adalet ve kardeşlik naralarının yankılarıyla istikrarla devam etmektedir. İstikbali parlak bu coğrafyanın yükselişine engel olmak isteyen cunta zihniyetlerin fiilleriyle savrulsa da batmayan bir gemi misali ilerlemekteyiz. Unutulmamalıdır ki bizler Mekke paralel devletini bitirmiş o alemlere rahmet peygamberin ümmetiyiz. Allah’ın gücü ve kudretiyle mazlumların hakkını savunan, haksızlıkların karşısında dimdik duran, anaların duasıyla yoluna devam eden hükümetimizle kısık sesimizi hak yolunda yükselttik. Israrla söylüyorum: ‘Selçukiyiz 21. Yüzyılda yaşasakta, Osmanlıyız Cumhuriyet çocuğu olsakta!’ sözüyle geçmişimizden aldığımız kudreti geleceğimize yansıtıyoruz. Şahsınızdaki kararlılık ve inanç bizlere güç vermektedir. Adaletin cehaletle aranmadığı bir davanın aynı inanç ve kararlılıkla taşıyıcısı olduğumuzu kalben belirtmek isterim. Devrim niteliğinde oluşumlarla modern çağda islamın yaşanılabileceğini, Ebû Cehil zihniyetli oluşumlara karşı Allah yolunda mücadelenin ve laik bir Cumhuriyet abidesi olunabileceğinin emsalsiz mutluluğunu yaşatmaktasınız. Halkın makamdan üstün, makamın halka hizmet amaçlı olduğunu sizlerle öğrendip, teoride kalmış ‘Halka hizmet hakka hizmettir.’ Sözünü pratikte fazlasıyla yaşamaktayız. Bugün bulunduğumuz noktanın hayaliyle büyürken şimdi ise eski zamanların hayalde kaldığı dönemin merkezinde ikamet etmekteyiz.
Tabuların tamamen değiştiği hükümet anlayışıyla dalgalanan iktidar anlayışını benimseyen karakterinizi örnek alarak davanın savunucusu olacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Halkıyla iç içe olan, sorunlarını dinleyip çözüm bulan ideal bir başbakan temsali olduğunuz da aşikar bir gerçek. Elbetteki bu davanın cesareti esaretinde taşıyan lideri seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı unutmak mümkün değil. Teşbihte kusur olmaz, bilinsin ki; Ak Şemsettin’siz Fatih, Şems-i Tebriz-i’siz Mevlana düşülmediği gibi Ahmet Davutoğlu’suz da Recep Tayyip Erdoğan düşünülemez. Bundan sonraki dönemde neler olur bilinmez ama bu dava silsilesinin amacından sapmadan layığıyla devam etmesini cenab-ı Allah’tan temenni ederiz. Bizler için isimden ziyade davaya sadakat aşkıyla çabalayan sizin gibi liderler önemlidir. Satılarıma veda deminde belirtmek isterim ki; ağlamayan her ananın,kardeşin kardeşe düşman olmadığı ve inanç ayrımı olmaksızın bir arada yaşadığı bu toplumun mimarları için semaya açılan eller ayrı olsa da yükselen sesler aynıdır:


‘’Allah yâr ve yardımcınız olsun.’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder