9 Kasım 2014 Pazar

Avrupa Birliği'ne Mektup

Zihnin fukara olup da aklın ukala olduğu şu ergenlik çağında oturup ‘Avrupa Birliği’ne mektup yazmak ne denli akıl kârıdır bilinmez ama emir bir farzdır, farzın adresinde ‘AB’ ikamet halinde…




 Ulus olarak bir ‘AB’ sevdasıyla uyutulduk, belki de unutulduk… Su misali akıp giden zamanla beraber sorularımızın sorunlarıyla büyüdük. Müzakerelere müsaadelerle güldük; ‘AB’ kapısını aralayıp selam durduk imrendiren yaşam kalitenize… Neyin imtihanıdır bilinmez ama maddelerinize manevi değerler yükledik; katı kurallarınıza tebessüm ekledik Kişiliğimizden ödün vermeden. Satırlarımın muhatabına saygılarımı arz ederken; satırların kâtibinin henüz 19’luk genç nefer olduğunu hatırlatmak isterim. Siyasetten bihaber yaşıyor, yaşadıklarıma duyduklarımı katıp bilgimi ilginize sunuyorum…


 Kendi içimizde ‘batılılaşma’ diye adlandırdığımız yaşam tarzınız, olanakların arz ettiği imkânlar başta olmak üzere tüm güzelliklerinize aday bir ülkede ikamet etmekteyiz. Global Dünya’nın ücra bir kara parçası üzerinde şekillenip; nesilden nesile miras bırakılan kültürümüzle bugünlere geldik… Avrupa Birliği’ne katılmak namına gelişmedik; geliştik diye ‘Avrupa Birliği’ne aday gösterildik. Farkımızın tarzımız olduğu doğal bedenlerde tek yürek olup, adına Türkiye dedik Cumhuriyetimizin… ‘’Selçukiyiz 20. yüzyılda yaşasakta; Osmanlıyız Cumhuriyet çocuğu olsakta.’’ sözüyle geçmişimizden aldığımız kudreti; geleceğimizin ışığıyla özetledik. Sözün özü, bütün bunları kapsayan kimliğimden arınmadan; yaşam standartlarızına dahil olmak isteriz… Bizler eğitim alanında ilmi, sosyal alanda imkanları, yaşamsal alanda rahatlığı ve farkı daha üst düzeyde yaşamak arzusuyla; tarihten süregelen ikili görüşmelerde soluklanıyoruz… Çıkar savaşlarında çatışan, merminin mertlik olarak kabullenildiği bir Dünya’da; genç bireylere rehber olmak, gelecek namına kaygılarına son vermek için ‘Avrupa Birliği’ne katılım sürecindeyiz. Zulme alkış tutanlara, savaşa zemin hazırlayanlara, cehaletle adalet arayanlara son vermek için eğitim şart diyor; genç nesillere ilmi aşılayıp, kötüye iyi demenin günah olduğunu kabullendirmek ve kurak sevgi bahçesinin suya hasret olduğu bilincini kabullendirmenin şart olduğu görüşündeyim… Başta eğitim imkanlarınız olmak üzere tüm olanaklarınıza dahil olmaya hazır ve nazırız!


Her ne kadar kendi içimde başkalaşan bir ‘ben’lik içerisinde olsam bile; kabullendim ardı sıra kesilmeksizin sarf ettiğim cümleleri… Oturup ‘AB’ye mektup yazıyorum bilgimi ilgiye sunarak. Muhattanım kim olur bilemem ama vicdan muhasebeme hesabımı rahat vereceğim kesin. Zira içinde yaşadığım sorunlara cevap bulmaya yetkim engel olsa bile; fikrimi beyan etme özgürlüğümü etkin kıldığım sevincindeyim… Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesi ise; özgürlük, demokrasiyle programlanmış beyinlerin birliğidir...


 Duygularımın tercümanı mektubuma veda satırlarında belirtmek isterim ki ‘Avrupa Birliği’ bir kurtuluş değil, rahatlığın adresidir; Türkiye aciz değil, asil bir bütündür…


 


Saygılarımla…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder